16 Şubat 2011 Çarşamba

Küçük

Küçük bir hikaye yazmaya karar verdi. Küçük, yalın, kısa, yormayan, yorulmayan.
Hayatı hep küçük yaşıyordu; işi küçüktü, evi küçük, umudu küçük, hüznü küçük, gözleri küçük, gülüşü küçük...

Arkadaş gurubu küçüktü, küçük yerlerde küçük konuşmalar eşliğindeydi küçük sosyal hayatı.

Küçük mutluluklar alıp, küçük kanatlarıyla taşıyordu küçük bedenini. Küçük kızıyordu hayata, kendine, etrafındakilere. Küçük kırıklıkları vardı, küçük ekmek kırıntılarını atarken küçük kuşlara.

Küçük öyküsünü yazdı ve bitirdi çabucak, yormadan yorulmadan. Küçük bir de not yazdı başına:

"Küçüğüm'e..."

1 yorum: