19 Şubat 2011 Cumartesi

Gerçekler ve Güzellikler

Hayatımız, gerçeklerle güzelliklerin örtüştüğü oranda yaşanılır oluyor değil mi? Bence gerçekler güzeldir zaten, ama gerçek gerçekler. Başka türlü bir anlatım şekli bulamadım bu anlatmak istediğime bu kez. Gerçekleri, gerçeklerimizi bile karıştırırken bu yüzyılda...

"Gerçekler acıdır" kelamını oldum olası sevmememin sebebi de budur. Gerçekler güzeldir, güzellikler gerçektir. Oysa ne acıdır ki genelde gerçekler korkutur, gerçekler hüzün verir, güzellikler ise ulaşılmaz olandır. Dahası bu böyle bilinir, böyle yaşanır durur. İşte "acı" budur; bir şeyi, herhangi bir şeyi olduğundan başka yaşamak, sanmak,  gölgesini bilmek aslı yerine. Hayatımızı oturtmak kolaydır sayı doğrularına, zor olanı ise harflerle oluşturmaktır saydam yapıyı. Harfler şekilsizdir çünkü, boşlukları çoktur, şekilleri eğri-büğrüdür, yan yana üst üste dizilince düzgün kenarlı çokgenler oluşturmazlar. Karmaşıktır, ayrıntılıdır, uğraşması, sahip olunması zordur.

Bir arkadaşım kitap yazmaya karar vermişti, yazmak isteği gerçek, yazacağı şey güzellikteydi. Yazmak istediğini biliyordu sadece, ne yazacağını bilmeden, nasıl yazacağını bilmeden, ne ile başlayacağını. Hayatını düzgün çokgenler ve uzun belirgin çizgiler üzerine inşa etmiş, harfleri içine hapsetmişti. İçindeki öyküler kalın ciltlerle kaplanmış, sayfaları neredeyse hiç açılmamış, yansıttıklarının milyon katını saklarken, o, çizgilerle yaşamaya devam ediyordu. Çizgilerle huzurluydu çünkü, çizgilerle güvendeydi. İçini kimseler bilmiyordu, göremiyordu, gördüklerini sanıp harflerine dokunduklarını düşünseler de her bir dokunuş o kalın çizgilerin ötesine geçemiyordu.

Gerçek ile güzelliği o kalın çizgisiyle ayırmıştı, birbirlerine dokunsalar, darmadağın olmaktan endişe duyuyordu, birbirlerine yaklaşmalarına izin veriyor ama görüşme saatlerini hep kısa tutuyordu içerideki mahkumun. Harfleri çok güçlüydü, yürek çeperlerine her vuruşlarında öylesine sarsılıyordu ki. Bu sarsılmalara kendince bir çözüm bulmuştu; küçük bir alan inşa etmişti, duvarları saydam. Harflerini oraya alıyordu ara ara, dış dünyaya akıp karıştırmadan o saydam duvarın önüne getiriyor ve dışarısını izlettiriyordu. Harfler, güneşi, aydınlığı, gündelik hayatı, yaşanan hayatları her gördüklerinde çılgınca bir o yana bir bu yana koşturuyorlar, avazları çıktığı kadar haykırıyorlardı. Ama o saydam duvar ne sesi iletiyordu, ne de görüntüyü. Sadece harflerin gölgeleri vuruyordu diğer tarafa, yaşanılan hayat kısmına. Onu gördüğünü, bildiğini, duyumsadığını, tanıdığını sananlar, işte bu gölgeleri görüyordu sadece!

Harfleri ışıklıydı, görenin gözlerini kamaştırırdı, güzeldi, tüm güzellikleri kıskandırırcasına. Harflerini çıplak gözle gören sevdalanırdı, tutkulanırdı, meftunu olurdu. Ama gören aynı zamanda yok olup gitmeye mahkumdu, gördüklerini ne kimseye anlatabilir, ne orada durabilir, ne gidebilirdi. Bu yasaklı alana girenin cezası yitip gitmekti, güzelliği görmenin cezası buydu bu yüzyılda çünkü...

Harflerinin gölgelerini görenler hayrandı ona, O, gölgelere konuşuyordu, gölgeler insanlara ve harflerini ancak bu şekilde dizginleyebiliyordu.

Yazacaktı, bir gün yazacaktı elbet. Ama soru şuydu: gölgeleriyle mi, gerçekleriyle mi harflerinin?

Gerçekler ve Güzellikler...

Kaybetmeyelim her ikisini de, bulmak, bulabilmek o kadar zor ki ah! Her ikisi de öylesine değerli ki. Gölgelerden çok var, istediğin kadar bu hayatta. Gölge mutluluklar da gölge gerçekler de çok kolay ki, ve zaten her yanımızı kuşatmamışlar mı?

O arkadaşımı karşıma alıp, hatta yakasına yapışıp "Ne olur artık gölgelerle değil, içindeki gerçeğinle ol, bak nasıl da alıştın gölge hayatlara, gölge insanlara... Artık gölgeli yazma, aç ışıklarını. Yazabilirsin, çok kolay, sadece KENDİN ol yeter, sadece içindeki Gerçek Güzellikleri serbest bırak yeter, şu ana kadar yazamamanın sebebi de bu işte; içindeki ışıklı harfler gölgelenmek istemiyorlar ki!"

Gerçekler ve Güzellikler.... Kaybetmeyelim ne olur.


NOT: Libya şu aralar biraz karışık. Halkın birbirleri ile iletişimini kesmek için internet hatlarını kapatıyorlar genelde, umarım bir boşluk bulup yayımlayabilirim yazımı.

2 yorum:

  1. G ve G hımmmm:)
    Saydam yapıyı gerçekten oluşturmak ve korumak zordur gerçekten. O yüzden bakışları seven ben hep insanların gözlerine bakarım. Hiç yanılmadım bugüne kadar, umarım herkes benim kadar şanslıdır.
    Zor yerde olan sen güzellikler ve gerçekler dilerim:)

    YanıtlaSil
  2. Çok zor Betül, 2 gündür kesik internet, bazen bir hat salıyorlar tabir-i caiz ise ve ancak ordan girebiliyoruz. Ben bazı sebeplerden ötürü terk edemiyorum burayı da. Umarım her şey düzelir yakın zamanda.

    YanıtlaSil