14 Mart 2011 Pazartesi

Durma Hali..

Sözlükten baktım demin "insanın durma hali"ni tanımlayan Türkçe bir terim bulabilirim umuduyla.. yokmuş.

Durmak düşüşün ötelenmiş biçimidir denir, karşısındayım bu deyişin oysa. Durma bence bir yaşam kesiti, yaşam karesi, bölümü, parçası. İnsan bazen durmalıdır, hareketsiz kalmalı, beklemeli. Atletizmin özellikle kısa mesafe koşularında rekor kırılınca resmi anlamda kayıt edilir, rüzgarın yönü ve şiddeti. Rüzgarın katkısı ya da engeli ölçülür bir biçimde, hesaba katılır. Yürürken de öyle değil midir zaten; rüzgarın o doğal hızını, gerçek dokunuşunu değiştiririz.
Oysa durunca öyle değildir, rüzgarın da yağmurun da asıl etkilerini hissederiz, değiştirmeden, olduğu gibi...

Duruyorum ne zamandır ben, öylecene hareketsiz, bekleyerek. Aslında bu "bekleme", beklenti ile karıştırılır genelde ya, ben hemen parantezsiz açıklayayım: beklentiye bağıl olmayan bir bekleme hali bu...

Bir yazar üç noktayı sık kullanıyorsa yazılarında bilin ki cümleleri sonlandıramıyordur ya da sonlandırmak istemiyordur. Öyle ya, ben beklerken, öylecene dururken cümlelerim sona akabilir mi?

Kendi özgür irademle mi durdum, yoksa durduruldum mu bilemiyorum. İnsan dururken bazı şeyler, özellikle "neden"ler daha az önem kazanıyor. Durdum evet, resmen durdum. ne bir mücadele, ne bir plan, bir devinim, bir düşünce, bir hayal, bir olumluluk hissi, bir olumsuzluk duyusu var bende. Öylecene durdum ve bekliyorum. Bu bekleme beni duraktan alıp başka bir yere taşıyacak otobüsün gelme saati değil üstelik. Ya da bir gönülde dalgalanıp hüzne ve duyguya gark olma sevdası da. Bu çok yalın bir bekleme... "Bekleme" derler ya onun beklemesi işte.

Bir yandan, ağır ağır bu durma halini sorgularken, acaba diyorum endişenin oluşturduğu bir geri çekme hali mi bu? Hani bir konuda, ama herhangi bir konuda yapabildiğiniz tüm alternatifli aksiyonları etken kılarsınız ama o olay gene de kendi bildiği haliyle akar gider ya. Ve bu duruma isyan üstüne isyan eder, gene mücadeleyi sürdürür, yapılmadık bir şey bırakmazsınız, lakin o kendi yolunda, sizden ve mücadelenizden bağımsız şekilde yol almaya devam eder ya. O an durursunuz ve bir "acaba" geliverir içinize davetsiz misafirin sevimsizliğinde. Ormanda düşülen bir bataklığın her hareketinizde sizi daha çok içine çekmesi gibi, diğer bir söylemle devinimde bulunduğunuz her an derinlere daha çok batıyorsunuz gibi... Bu acaba çok zalimdir ah... Doğru olma ihtimaline karşı yapılacak çok da fazla bir şey yoktur, hatta hiçbir şey yoktur...

O zaman kendiliğinden belki de devreye alınır savunma mekanizmalarınızdan bilmem kaç tanesinin içerisindeki en seçilmez olanı: durmak, beklemek, kendi haline bırakmak, rüzgarda savrulmak, seçimsiz olmak, hareketsiz kalmak... Söz yoktur sizden olma, dinlersiniz genelde başkasından doğmaları. Günleriniz araya karbon kağıdı geçirilmiş makbuz defterlerine dönmüştür. Bir şarkıyı onlarca kez dinler, kendinizi yeni olan her şeye kapatırsınız. Psikologlar bu halinize maskeli ya da maskesiz depresif adlar ve çözüm yolları koyarken, siz oralı değilsinizdir. Güneş hep aynı şekilde doğar ve karanlık aynı biçimde çöker üstünüze. Her şey sıradandır, sıralıdır, olağandır. Uçlara gidecek ne gücünüz ne hissiniz vardır. Sadece ara ara bir Su perisinin sizi bile şaşırtacak duygu yüklemelerini hissedersiniz ki bu da ancak aldığınız nefestir bataklığın yapışkan sularında...

Siz duruyorsunuzdur, dünya saniyede 467 metre dönse ne yazar ki? Her gün biyolojik yaşınıza eklenen hücre yaşlanmaları sizi ırgalamaz ki? Siz duruyorsunuzdur, öylecene, hareketsiz... Bu alemde değilsinizdir ki, hani hareket etseniz tamam da, duran bir şeyin bu dünyada fiilen olması ya da olmaması neyi değiştirir ki?..

Bu yazıya final de yazamayacağım, durma hali noktasız, virgülsüz, ara tuşsuz, başsız ve sonsuz bir mekanda oluyor çünkü....

1 yorum:

  1. Tercihler, tercihlerin, tercihlerimiz.Burada önemli olan seninde dediğin gibi beklentiye bağlı olup olmamasıdır.Bir beklentimiz varsa acı verir durmak. Bu senin kararınsa başka etkenlerden olsa bile aslında senin kontrolünde değil midir?
    Bu alemde veya başka yerde kendini sevdiğin şekerli günlere:)

    YanıtlaSil